Çalışmak ya da çalışmamak.
- Enise.
- Dec 20, 2018
- 2 min read
Yazmayı seviyorum ama genelde üşengecim bu konuda. O yüzden pek yazı da yok. Instagram gönderilerimin altına gereksiz uzunlukta yazılar yazmaktan biraz sıkıldığımı bir kaç dakika önce fark ettim ve bilgisayar başına oturdum.
Tüm hayatım değişiyor. Öyle böyle değil, epey köklü değişiklikler. Tabii modern dünya ve yaşam ile ilgili. Bu esnada bocalarken, 'hop ne oluyor, nereye gidiyor' diye sorgularken, içimde çok derinde sakladığım, görmediğim, teyet geçtiğim, ciddiye almak istemediğim, görmezden geldiğim, kabullenemediğim artık neyse işte, yavaş yavaş çıkmaya başlıyor. İstemesem de bi sızıntı oluyor ve aradan akıyor sanki. Neyse ki bilmem kaç zamandır yoga ile biraz tanışıklığım olduğu için, afallamamı da anlayabiliyorum. Kendimi zorlamadan, hırpalamadan, bazen farketmeden hırpalayarak, acımasız davranarak üstesinden gelmeye çalışıyorum. En nihayetinde insanız :) 33 sene 10 ay 5 günlük hayatımda daha farkına bile varmadığım neler yüklendi bedenime, zihnime kim bilir.
En büyük ve zorlayıcı olan çoğu zaman iş hayatını tamamiyle bırakmamda oldu, oluyor. En azından şimdilik. Oysa benim yetiştirilme amacım sadece para kazanmak ve birilerine muhtaç olmamak. Benim gibi yetişmişseniz çocukluk hayallerinizin hepsi uçup gidiyor. Para kazanma yolları popüler olanla birlikte devamlı değişim halinde. O yüzden dönemlere göre revaçta işler oluyor. Şu an çok iyi para kazanıyorsun bu işten, şu iş çok popüler ya da geleceğin mesleği gibi gibi... Bu şekilde okuyunca hayat da, insanın da kendisi çok gereksiz ve anlamsız geliyor.
İnsanlar para kazanmadan beslenemiyor, yaşayamıyor. Hal bu ki yaşamak bir nefese bakıyor. Yaşamak için gereken konfor etrafında var zaten. Bahsettiğim yaşam yeteri kadar beslenip, kafanı sokacak bir oda belki. Kimseyi barındırmak zorunda değilsin, kimse konforlu koltuklarda oturmak zorunda değil, bedenine gereken gıdayı vermen için restaurantlara gitmene gerek yok, çok para verip yemek almana da gerek yok. Birlik olmanın, yaşamanın parayla da ilgisi yok. Kazandığım paranın, yaşadığım semtin, çalıştığım kurumun benim yaşamama engel olduğunu fark edeli ya 3-4 ay önce oldu ya da yaklaşık 2 sene önce, belki çok daha önce, henüz kendim de çözemedim. Şu an da fena sayılmam harcadığım parada, tükettiğim yemekte ama eski hayatıma baktığımda sözde standartlarım 10'da 8 oranında azaldı. Lüksün tanımı değişiyor. Geçmişte lüks olarak baktığım her şey pranga gibi geliyor, sonuçları epey stres, epey kayıp, epey ego, epey duygusal çöküş. Aileme, arkadaşlarıma, patronlara, iş arkadaşlarına, komşuma, vs... olan ilişkilerimde geriye dönüp baktığımda neden panik ataklı bi insan olduğumu görebiliyorum. Öğrendik sonuçta, o veya bu şekilde geldi bu kodlar bize.
Hep çalışmam gerektiği düşüncesinden şu sıra epey uzağım ama harici kişiler bangır bangır çalış diyor, aç kalacaksın diyor, bir şey üretmek zorundasın diyor, vs... :) İşte bu noktada çok zor oluyor. Bir anda yere çakılıveriyor insan; işe yaramıyor muyum ben? Dedim ya benim gibi sadece para kazanma odaklı yetiştirildiyseniz işiniz çok zor. Bazen tepkisel olarak mı böyle düşünüyorum acaba diye de sorgulamadım değil ama geçmişte bana ne olmak istiyorsun sorusuna çoban olarak yanıt vermiş bi insanım en nihayetinde. Nerdeeeen nereye işte. :)
Baktığında sosyal hayatı devam eden ama içinde inzivaya çekilmiş gibi bir his benimki. 2 farklı ruh, tek bir beden varmış gibi. Biri dünya düzeninde seyir ediyor, diğeri de ona danışmanlık yapıyor gibi. Beden de bu 2'sinden nasibini aldığı kadar işte. Hayatım son bir kaç aydaki kadar hiç anlam kazanmamıştı. Hakikat sisli bir tepenin ardından, derin bir toprak katmanından süzülmeye başlıyor gibi. Yol uzun. Belki yanılıyorumdur ama tadı güzel.
Sevgiler.
Not: ilk postum ve bu post tarihim tamamen tesadüf.
Comentarios